Ceyhan Ziraat Odası

Vatan Hürriyet Ekmek

ZOBİS
ZOBİS
Ceyhan Ziraat Odası > Haberler > İLAÇ ATMA BELGESİ EĞİTİMİ

İLAÇ ATMA BELGESİ EĞİTİMİ

Tarla bitkilerinde yabancı ot, hastalık ve zararlılarla mücadele

Bitkisel üretimde verim ve kaliteyi düşüren hastalık, zararlı ve yabancı otların zararlarından bitkileri korumak amacıyla yapılan işlemlere “bitki koruma" ya da “zirai mücadele" denir.

Verim ve kaliteyi artırmada toprak işleme, gübreleme, sulama ve ıslah gibi faaliyetler ne kadar önemli ise zirai mücadele de o kadar önemlidir. Bitki koruma biliminin bitki zararlıları (entomoloji), bitki hastalıkları (fitopatoloji) ve yabancı otlar (herboloji) olarak üç temel alt bilim dalı vardır.

Bitki koruma ya da zirai mücadelede; kültürel, mekanik, fiziksel, kanunsal, biyolojik, entegre, biyoteknik, genetik ve kimyasal önlemler uygulanmaktadır. Bütün yukarıda sayılan mücadele yöntemleri arasında, hızlı ve pratik uygulama kolaylığı, gözle görülebilir sonucu nedeniyle en çok tercih edilen yöntem kimyasal mücadeledir. Yabancı otlara karşı “herbisit", Bakteriyal hastalıklara karşı “bakterisit", fungal veya mantari hastalıklara karşı “fungusit", nematotlara karşı “nematosit", kırmızı örümceklere karşı “akarisit"ve böceklere karşı “insektisit" olarak adlandırılan pesitisitler kullanılır. Ancak pestisitler bilinçsiz ve aşırı şekilde kullanıldıklarında, çevre ve insan sağlığı üzerinde ciddi olumsuz etkiler ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, kimyasal mücadeleye alternatif olabilecek yöntemlerin araştırılması ve geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır. Son yıllarda, konvensiyonel (klasik) tarıma alternatif olarak büyük gelişme gösteren organik tarım bu tür yaklaşımların sonucudur.

Soru: 400 Litre hacimli ve dekara 20 Litre sıvı püskürtme kapasiteli bir pülverizatör ile dekar başına 15 cc (ml) atılması önerilen bir tarımsal ilaçtan pülverizatör deposuna ne kadar konulmalıdır?

Çözüm: Bir depo ile 400 / 20 = 20 dekar alan ilaçlanabilir. Dekar başına 15 cc ilaç atılacağına göre pülverizatör deposuna konulacak ilaç miktarı: 15 x 20 = 300 cc veya 0.3 litredir. Sonuç olarak depoya 399.7 L su ve 0.3 L ilaç konulacaktır. Önce deponun 1/3 kadarına su doldurulur ve üzerine 0.3 L ilaç atılır ve bu şekilde iyice karıştırılır. Daha sonra üzeri 400 litreye tamamlanır. Traktör kuyruk miline monte edilen pulverizatör 6 km/h hız yapılarak tarlaya püskürtülür.

TARLA BİTKİLERİNDE YABANCI OTLAR VE MÜCADELESİ

Yabancı otlar; kültür bitkilerinin verim ve kalitesini düşüren, kültürel işlemleri zamanında ve istenilen etkinlikte yapılmasını engelleyen, zehirli tohumlarını ürüne karıştırarak insan ve hayvan sağlığını olumsuz etkileyen, hastalık ve zararlılara konukçuluk yapan bitkilerdir. Bu nedenle tarım yapılan alanların tamamına yakınında yabancı ot mücadelesi yapılmaktadır. Yabancı otların neden olduğu zararlardan en önemlisi, kültür bitkisi ile su, ışık, mineral besin maddeleri ve yer bakımından rekabetleridir. Özellikle kültür bitkisi henüz yeterli büyümeyi gerçekleştirmeden, yabancı otlar kısa zamanda gelişmekte ve mücadele edilmediklerinde hızla tarlaya yayılarak verimi önemli oranlarda azaltmaktadır.

Bazı yabancı otlar, bazı ürünlere özleşmişlerdir: çeltik tarlalarında darıcan (Echinochloa colonum), buğday ve arpa tarlalarında yabani yulaf (Avena fatua), mısır ve sorgum tarlalarında kaynaş (Sorghum halepense), şekerpancarı tarlalarında sirken (Chenopodium album), ayçiçeği tarlalarında orobanş (Orobanche cumana), kolza tarlalarında yabani hardal (Sinapis arvensis), haşhaş tarlalarında gelincik (Papaver rhoaes), pamuk tarlalarında topalak (Cyperus rotundus), patates tarlalarında it üzümü (Solanum nigrum), yonca tarlalarında küsküt (Cuscuta spp.) ve çim alanlarında ayrıkotu (Cynodon dactylon) gibi. Bu birliktelik; yabancı ot ve ürün fenolojisinde benzerlik, botanik akrabalık, yetiştirme tekniklerine adaptasyon, benzer büyüme özelliği ve en önemlisi uygulanan yabancı ot mücadele yöntemlerine dayanıklılık ya da uyum sağlama gibi nedenlerdir. Bu birliktelik ekim nöbeti, ekim zamanı ve mücadele yönteminin değiştirilmesi ile ortadan kaldırılabilir.


Yabancı ot mücadelesindeki başlıca amaç, yabancı otların oluşturdukları olumsuz etkileri ekonomik zarar seviyesinin altında tutmaktır. En başta kültürel, mekanik, fiziksel ve biyolojik yöntemlerle, zorunlu durumlarda ise kimyasal yöntemle yabancı otlar kontrol altına alınmalıdır. En önemli kültürel, mekanik ve fiziksel mücadele yöntemleri; toprak işlemeyi zamanında ve tekniğine uygun olarak yapmak, ekim nöbeti uygulamak, solarizasyon ve malçlama yapmak, tarla kenarındaki yabancı otları temizlemek, yabancı otları tohum dökmeden önce biçmek veya söküp atmak, yabancı otların toprakaltı rizom, stolon ve kök parçalarını toplayıp imha etmektir. Tarlada çıkıştan sonra sıra aralarının kazayağı veya rotavatör gibi aletlerle sürülmesi, sıra üzerindeki yabancı otların ise çapayla alınması, yoğun yabancı ot saldırısı altında olan tarlaları nadasa bırakmak, örtücü bitkilere yer vermek, karışık ekim yapmak, anız yakmak veya alevle yakmak gibi yöntemler de yabancı otlarla mücadelede uygulanan yöntemlerdir.

BULAŞMAYI ÖNLEMEK İÇİN NELER YAPILMALI?

Yabancı ot mücadelesinde bulaşmayı önlemek için uygulanabilecek yöntemler aşağıda maddeler halinde özetlenmiştir:

Tarlaya atılacak çiftlik gübreleri mutlaka iyi yanmış olmalı, hayvanların sindirim sisteminden canlı olarak gübreye karışan yabancı ot tohumlarından ari olmalıdır.

Tarım alet ve makineleri (özellikle hasatharman makineleri) kullanmadan önce iyice temizlenmelidir.

Sulama suyu yabancı ot tohumu içermemeli, mümkünse sulama kanallarına filtre sistemi takılmalı, kanal çevresindeki yabancı otlar tohum bağlamadan yok edilmelidir.

Tohumluk, yabancı ot tohumlarıyla bulaşık olmamalı, selektörden geçirilerek yabancı ot tohumlarından temizlenmelidir.

Sadece tarla içindeki değil, tarla kenarındaki yabancı otlarla da mücadele yapılmalı, tohum bağlamadan önce biçerek, sökerek veya yolarak yok edilmelidirler. Ayrıca tarla kenarlarına rüzgarla yabancı ot tohumlarının taşınmasını önlemek için rüzgar kıranlar yapılmalıdır.

Soya, yerfıstığı, fasulye, nohut ve mercimek gibi baklagil ve kolza gibi birçok endüstri bitkilerinde yabancı otlarla mücadelede herbisit olarak yaygın şekilde kullanılan Trifluralin (Treflan) ekimden 3-5 gün önce 100 g/da olarak uygulanır. Mısır ve sorgum tarlalarında yaygın olarak kaynaş (Sorghum halepense), ayrık ve tilkikuyruğu gibi yabancı otlarla mücadelede kullanılan Linuron etken maddesi olan Taktion ekimden sonra çıkıştan önce 250 g/da) olarak uygulanır.

Dar yapraklı olan tahıllarda özellikle sarı ot (Boreava orientalis), yabani hardal, sığırdili, çobandeğneği, yavşanotu, yabani turp, sarmaşık, köygöçüren, pıtrak ve yapışkanotu gibi geniş yapraklı yabancı otlara karşı pülverizatörle uygulanan 2,4-D'nin Ester H gibi değişik türevleri çıkıştan sonra (erken ilkbaharda sapa kalkma döneminden önce) 125-165 cc/da olarak uygulanır. Doğrudan ekim veya azaltılmış toprak işlemeli tarım sisteminde yabancı otlarla mücadele günümüzde yaygın olarak total herbisitlerin kullanımına dayandırılmıştır.

Özellikle transgenik ürünlerin kullanımı ile yabancı ot mücadelesinde total herbisit kullanımı oldukça yaygınlaşmıştır. Azaltılmış toprak işleme sistemlerinde, yabancı otlarla mücadele için yapılan toprak işlemenin yerine herbisit kullanılması önerilmektedir. Örneğin Raundup herbisitine dayanıklı RR kodlu transgenik kolza, mısır, pamuk ve soya çeşitleri geliştirilmiştir. Raundup uygulayarak transgenik bitkiler dışındaki bütün yabancı otlar yok edilmektedir. Etken maddesi Glyphosate olan Roundup, glisin aminoasidinden türetilmiş bir organofosfat bileşiği olup, çok geniş spektrumludur ve yeşil olan her bitkiye öldürücü etki yapmaktadır. 

Ayçiçeğinin canavarı: Orobanş

Ayçiçeğinin en önemli düşmanlarından birisi canavarotu olarak da bilinen orabanştır (Orabanche cumana). Bir asalak bitki olan orobanş, ayçiçeği köklerine yapışarak bitki öz suyuyla beslenir. Bir orbanaş bitkisi binlerce tohum bırakabilmekte ve tohumları onlarca yıl toprakta canlı kalabilmektedir. Trakya'nın tamamında ve kısmen Güney Marmara bölgesinde büyük verim kayıplarına neden olmaktadır.

Orobanş ile mücadele yöntemleri:

Orabanşa dayanıklı çeşitlerin (P-4223, Tunca, Muson ve Khalifa gibi) kullanılması

Orabanş görüldüğünde tohumları dökülmeden sökülüp atılması

Uzun süreli ekim nöbeti uygulanması (buğday ve arpa gibi orabanşın konukçusu olmadığı kütür bitkilerine yer verilmesi)

Orabanşa karşı biyolojik mücadele (parazitör kullanımı) yapılması

Imidazolinone (IMI) ve sulfonylurea (SU) grubu herbisit uygulamaları (IMI terkipli 'Oroban' herbisidi ekimden sonra, 6-8 ve 10-12 yapraklı devrelerde iki defa (35 cc/da + 35 cc/da), Intervix herbisidi ise 6-8 yapraklı devrede 125 cc/da dozda uygulanmaktadır)

KİMYASAL MÜCADELEDE HERBİSİT ÖN PLANA ÇIKIYOR

Tarım alanlarında yabancı otlarla kimyasal mücadelede herbisit olarak adlandırılan kimyasal ilaçlar kullanılır. Yabancı otları öldürmede veya normal gelişimini önlemede kullanılan kimyasal maddelerin tümüne birden “herbisit" denir. Herbisitler etki mekanizmalarına göre; fotosentezi önleyen herbisitler (Triazin gibi), solunumu önleyen herbisitler (dinitrophenol gibi), mitoz bölünmeyi engelleyen herbisitler (carbamat gibi), çimlenmeyi önleyen herbisitler (anilin gibi) olarak sınıflandırılırlar.

Bitki bünyesinde taşınma özelliklerine göre; kontakt etkili herbisitler (bitki ile temas ettiği kısımda etkili olan, diğer bitki organlarına taşınmayan herbisitlerdir) ve sistemik etkili herbisitler (bitki ile temas eden dokulardan giriş yapan ve buradan diğer bitki organlarına taşınan herbisitlerdir) olarak başlıca iki grupta sınıflandırılır. Kullanım amaçlarına göre; total herbisitler (toprak üstündeki bütün bitkileri öldüren herbisitlerdir) ve seçici (selektif) herbisitler (bitkilerin bazılarına zarar vermeden diğerlerini öldürmek için kullanılan herbisitlerdir) olarak ikiye ayrılır. Örneğin İmidazolinon ve 2,4- D seçici, Triazin ve Paraquat ise total etkilidir.

Herbisitlerin uygulama dönemlerine göre; ekim veya dikim öncesi uygulananalar (preblant), çıkış öncesi uygulananlar (preemergence) ve çıkıştan sonra uygulananlar (postemergence) olarak üç grupta sınıflandırılırlar.

ÖRNEK: Süne ve Kımıl (buğdayın iki belalısı) Buğday üretim alanlarımızın yarısına yakını süne ve kımıl tehdidi altındadır. Süne ve kımıl erginleri kışlaklarından nisan ayı ile birlikte buğday tarlalarına toplu halde inerler ve Buğdayda “kurtboğazı", “akbaşak" ve “emgi" gibi zararlara yol açarlar. Tanelerde >%2 emgi olduğunda buğday tohumları tohumluk ve ekmeklik kalitesini kaybeder. Yönetimli çiftçi mücadelesi şeklinde yürütülen kımılla mücadelede toplu inişleri tespit etmek çok önemlidir. Süne mücadelesinde, kışlamış ergin, yumurta, parazitoit ve nimf sürveyleri yapılarak, Mayıs ayından itibaren yaklaşık bir ay süresince devam eder (m² de 10 ve daha fazla süne yavrusu var ise ilaçlama yapılmalıdır).

Kımıl mücadelesinde, buğday tarlaları sık sık kontrol edilerek, kışlaktan toplu inişler başladığında kımıllar dağılmadan ilaçlama yapılmalıdır (m² de 2 adet kışlamış ergin veya 10 ve daha fazla kımıl yavrusu var ise ilaçlama yapılmalıdır). Süne ve kımıl ile kimyasal mücadelede Alphacypermethrin, Cyhalothrin, Cypermethrin, Deltamethrin, Endosülfan, Fenthion, Fenitrothion, Zetacypermethrin ve Tralomethrin gibi bir çok insektisit kullanılabileceği gibi buğdayın kılçıklanma devresinde uygulanan Karete Zeon CS ile (45 ml/da) ile büyük başarı elde edilebilmektedir. Ayrıca süne ve kımıl zararlıları ile biyolojik mücadele de büyük önem kazanmıştır. Örneğin tarla kenarlarına yeşil çit oluşturulması biyolojik mücadele yöntemlerinden birisidir.

ÖRNEK: Patates hastalık ve zararlıları Siğil (Synchytrium endobioticum) yumuşak çürüklük (Erwiana), bakteriyal solgunluk (Pseudomanas), fungal solgunluk (Fusarium, Verticillum, Colletotrichum), adi uyuz (Steptomyces), mildiyö (Phytopthora), yaprak lekesi (Alternaria, Cercospora) gibi hastalıklar ve nematodlar (Globodera ve Ditylenchus) patateste önemli verim kayıplarına yol açmaktadır. Siğil hastalığı kök hariç toprak altı organları ve yumrularda anormal doku büyümesi yaparak, tümöre benzer şişkinlikler oluşturmak suretiyle bitkinin topraktan besin alış verişini engelleyip, elde edilecek patates verimini büyük ölçüde düşürmektedir.

Siğil hastalığı nedeniyle kimi yıllar bazı bölgelerde karantina uygulaması yapılmaktadır. Bu hastalığın ilaçlı mücadelesi olmayıp, korunmak için kültürel önlemlere (temiz tohumluk kullanmak gibi) ağırlık verilmelidir. Patates böceği (Leptinotarsa decemlinata) ve patates güvesi (Phthorimaea) de en önemli patates zararlılarıdır. Patates böceğinin ergin ve larvaları büyük olduğu için kolayca görülebilir. Küçük alanlarda larva ve erginleri toplayarak yok etmek, yumurtalarını ezmek, oldukça etkilidir. Ayrıca Spinosad (10 ml/da) ve Thiamethoxam (10 ml/ 100 kg tohum) gibi insektisidlerle de kimyasal mücadele yapılabilir.

ÖRNEK: Phylloidy (susam için büyük tehlike!) Phylloidy fitoplazması susamda önemli verim kayıplarına yol açmaktadır. Bu etmenin enfeksiyonu sonucu susam bitkilerinde özellikle en üst boğumlardaki çiçekler yeşil yaprak şeklinde anormal yapılara dönüşmekte, ana sap yassılaşmakta ve olgun bitkilerden yeni taze sürgünler sürmektedir. Phylloidy ile birlikte Spiroplasma citri etmeni de bitkilerde benzer simptomlar yapmaktadır. C. citri simptomları Phylloidy'den farklı olarak erken dönemde çiçekleri dumura uğratmakta, geç dönemde ise abortif tohum taşıyan şekilsiz kapsüller meydana getirmektedir.

Günümüze kadar phylloidy etmenine dayanıklı bir susam çeşidi henüz geliştirilebilmiş değildir. Susamın bazı yabani türlerinde (S. alatum ve S. mulayanum gibi) phylloidy hastalığına dayanıklılık genleri bulunduğu rapor edilmektedir. Kültürel ve kimyasal yöntemlerle mücadele imkânları sınırlı olduğundan, Phyloidy'e veya konukçularına dayanıklı susam çeşitlerinin geliştirilmesi gerekmektedir. Circulifer haematoceps, Orosius albicinctus, Orosius argentatus ve Hishinomus phycitis gibi Phylloidy etmeni taşıyıcısı böcekler (Carbosulfan, Carbaryl, Dimethoate gibi insektisitlerle) için yapılan mücadele kısmen başarılı olabilmektedir.